Soycan Şirketler Grubu, ABD ve İngiltere’de ofis kurarak depo yatırımlarına da başlayan Sarpedon Dış Ticaret’in IT altyapısını, CAG Logistics’e entegre edecek. Böylece, KOBİ’lerin yükleri kapısından alınacak, tek elden bu iki ülkedeki müşterilerin ayağına kadar taşınacak.
Soycan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Soycan, grup bünyesindeki Sarpedon Dış Ticaret’in ABD ve İngiltere’de şirket kurduğunu, ayrıca depo yatırımlarına başladığını açıklayarak, “Dış ticaret şirketimizin IT altyapısını lojistiğe entegre edeceğiz. Böylece Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli firmaların yüklerini ABD ve İngiltere’ye taşıyarak, orada dağıtımını yaptığımız bir kombine sistem kuracağız” dedi.
Soycan Şirketler Grubu; lojistik, uluslararası ticaret, otomotiv, orman ürünleri ve gıda-hayvancılık sektörlerinde faaliyet gösteren 13 şirketiyle faaliyet gösteriyor. Soycan grup şirketlerinden CAG Logistics, 1952 yılına dayanan geçmişi ve dünya çapındaki güçlü acenta ağıyla Doğu Avrupa, Orta Doğu, Bağımsız Devletler Topluluğu ile Balkan ülkelerinde uluslararası karayolu taşımacılığı, demiryolu, denizyolu, havayolu, intermodal taşımacılık, proje ve 4PL taşımacılığı hizmetleri sunuyor. Tedarik zinciri yönetimi alanlarında müşteri ihtiyaçlarına göre özel çözümler üreten şirket, 450 tedarikçisiyle uluslararası demiryolu ile karayolu taşımacılığında yıllık ortalama 150 bin ton ve 10 bin TIR’dan fazla yükleme yapıyor.
Alanında dünya devleri ile çalıştıklarını vurgulayan Yılmaz Soycan, üç bine yakın TIR filosunu yönettiklerini vurguladı. Soycan Grup’un dış ticaret şirketi, ABD’de ve İngiltere’de yakın zamanda kendi ofislerini açtı. CAG Logistics’in bu yılki en önemli gündemlerinden biri dış ticaret şirketi ile ortak IT altyapısını kullanarak kombine hizmet vermek. Bunun için çok önemli IT yatırımları yaptıklarını açıklayan Soycan, “Bu iki ülkede depo yatırımlarımızı tamamlamak üzereyiz. Ticaret şirketlerimizin kullandığı IT altyapısını lojistiğe entegre edeceğiz. Böylece yılsonuna kadar Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli firmaların yüklerini ABD ve İngiltere’ye taşıyarak, orada dağıtımını yapacağımız bir kombine sistem üzerinde çalışıyoruz. Hedefimiz; tüm altyapı yatırımlarını tamamlayarak, yılsonunda bunu hizmeti başlatmak” diye konuştu. Bu hizmetin özellikle B2C müşterilerine sunacağı en büyük avantajın tüm tedarik hizmetini tek bir tek firma ile üzerinden yapabilmeleri olduğunu söyleyen Soycan, tüm taşıma modlarını kullanarak bu operasyonu yöneteceklerini ifade etti.
CAG Logistics, 2020 yılı itibarıyla Finlandiya, İsveç, Norveç, Danimarka ve İngiltere’yi rotasına ekleyerek hizmet alanını genişletmeye devam ediyor. Bulgaristan’da kendi ofisi bulunan Cağ Logistics, bu yılın son çeyreğinde Romanya ve Litvanya’ya da yatırım planlanıyor. Yılmaz Soycan, Bulgaristan’da ofisi bulunan CAG Logistics’in bu ülkedeki yatırımları ile yurt dışında tamamen Türk sahipli demiryolu hattı olan ilk şirket olduğunu vurguladı. Soycan, demiryolunda yıllık 100 bin ton yük taşıdıklarını belirtti.
Pandemiye rağmen kriz döneminde yüzde 50 büyüdüklerinin altını çizen Soycan, yılsonunda ciroda yüzde 30 büyüme ile 350 milyon TL’nin üzerine çıkmayı öngördüklerini söyledi. Grup bünyesindeki diğer alanlara yönelik hedeflerini de açıklayan Soycan, “Otomotivde bünyemize kattığımız yeni markalarla yüzde 100’ün üzerinde büyüme beklentimiz var. Türkiye’deki uluslararası ticari ciromuzu da en az üç katı bir büyütmeyi hedefliyoruz. Yurt dışında e-ticarette büyümeye devam edeceğiz. Kendi markalarımızla farklı sektörlerde ve yeni pazarlarda faaliyet göstermeye başlayacağız. Bu yıl bitmeden, ahşap mutfak ve servis gereçleri ile çocuk oyuncakları özelinde kendi markalarımızla üretim faaliyetlerimize başlamayı planlıyoruz. 2021’nin son çeyreğinde Kanada, Fransa, Afrika, Dubai ve Birleşik Arap Emirlikleri pazarlarına girmeyi öngörüyoruz” açıklamasını yaptı.
Gelecekten umutlu olan Soycan, “Önümüzdeki iki yıl boyunca ekonomide de altın yıllar yaşayacağımızı öngörüyorum. Faaliyet gösterdiğimiz sektörlerdeki talep artışları iş hacmimizi olumlu etkiliyor. Ülke merkez bankalarının gelişmiş ülkelerde izlediği politika ve bu ülkelere sağladığı sermaye akışı ekonomik canlılığı sağlıyor” dedi. Soycan, pandeminin yarattığı tüm zorluklara rağmen sektöre pozitif katkıları da olduğunu belirterek, “Şirketlerin artan taleplerini karşılayabilmek için sektörü teknolojik ve yazılımsal altyapı yatırımlarıyla birlikte yeni iş çözümleri gelişti. Bu sayede sektör 5-7 yılda geleceğini öngördüğümüz noktaya 1 yılda geldi” dedi.
Aynı zamanda Türkiye-Belarus İş Konseyi Başkanı olan Yılmaz Soycan, mevcut sınır kapılarının kapasitesinin artık ihracatçıya yetmediğini dile getirerek, uluslararası taşımacılıkta AB ile sınırların kaldırılması gerektiğini savundu. Soycan, konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Türkiye’nin zaten AB ile ortak Gümrük Birliği Anlaşması var. Pandemiyle birlikte Türkiye’nin tedarik zincirinde rolü arttı. Bugün bir kuşak bir yol ile 12 günde Avrupa’dan Çin’e gidilirken, biz 13 günde Erzurum’dan karayoluyla Avrupa’ya gidemiyoruz. Bunun önündeki en büyük engel sınırlardaki beklemeler. Bu artık sadece Türk ihracatçısı ve lojistikçisinin değil Avrupalı üreticinin de sorunu. Eğer, Avrupalı bizden mal almak ve bizde üretim yapmak istiyorlarsa ortak sınır ve ortak güvenliği tartışmaya açmalıyız. Hem iş konseyi başkanı hem lojistik sektörü içinden biri olarak gönül rahatlığı ile şunu söyleyebilirim ki, Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız sınır kapılarının kapasitesini artırmak için çok önemli çalışmalar yaptı. Ancak, artık daha fazlası gerekiyor. Kapasitenin ötesinde. Bizim AB ülkeleri ile ortak sınır güvenliğini artık istişare etme zamanımız geldi. Pandemi dünyaya bir bütün olarak hareket etmemiz gerektiğini öğretti. Geçiş belgesi gibi konuların ötesine geçmemiz gerektiğini pandemi bize zoraki bir şekilde bize öğretti. Bugünün gündemi bugünün farkındalığı ile artık bunları müzakereye açmamız gerekiyor. Bunun için en doğru zaman. Avrupalı evinde çay içmek, ilacına ulaşmak istiyorsa bu tedarik zincirine ve bize ihtiyacı var.”
Pandeminin tedarik zincirinde yarattığı değişimlerden birinin ürünlerin artık üretildiği yerde değil tüketildiği yerde stoklanması zorunluluğu olduğunu ifade eden Yılmaz Soycan, şöyle devam etti: “İş dünyasındaki ‘Just in time’ anlayışının pandemi ile birlikte sona erdiğini düşünüyorum. Yeni dönemde şirketler finansal olarak sadece satış alanında ve satış vadelerinde değil, aynı zamanda üretim kapasitesini ve stoğunu yeterli süre taşıyabilecek güçte olmak zorunda. Daha önce otomotiv ve diğer sektörlerdeki ortalama satın alma süresi 3 gün ve 28 gün olarak iki opsiyonluydu. Önümüzdeki dönemde bu sürenin 7 gün ve 45 güne çıkacağını ve bu sürelerin de Afrika’nın önünü açacağını düşünüyorum. 45 günlük tedarik zinciriyle beraber Afrika’nın lojistik konumundan dolayı üretici olarak aktif rol oynayacağını tahmin ediyorum.”
Röportaj: Aysel Yücel – Dünya Gazetesi